A Milli Futbol Takımı, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) F Grubu ilk maçında BVB Dortmund Stadyumu’nda Gürcistan’ı 3-1 mağlup etti. Ay-yıldızlılara galibiyeti getiren golleri 25’inci dakikada Mert Müldür, 65’inci dakikada Arda Güler ve 90+7’nci dakikada Kerem Aktürkoğlu kaydetti.
Mücadele sonrası Milli Takım‘ın oyununu ve maçı Milliyet Gazetesi yazarları değerlendirdi.
Korkunç ve mutlu! / Attila Gökçe
Euro 2024’e korkunç ama mutlu bir macerayla başladık. Montella’nın, önceki Şampiyona’da başımıza gelenleri bir yere not ettiğini, önlemi elden bırakmadığını gördük. Doğrusu, Milli Takım da o kötü anıları tekrar yaşamak istemiyordu. Zaten yeni oyuncuların varlığı, böyle bir tehlikeyi önlemekteydi.
Sahaya çıkan on bire bakacak olursak… Arda ile başlayınca Montella’nın tercihlerinin hepsinin de doğru olduğuna dair ortak bir kanı oluşmuştu adeta. Ancak oyun başladıktan sonra görüldü ki sahaya çıkan on birde İtalyanların ”punta” dediği klasik bir dokuz numaramız yoktu. Olsun, futbol böyle de oynanabilirdi. Anlayışlı olmaya çalıştık. Hele orta alandan topu kapıp yeniden set oyununa döndükçe Milli Takım’da motorların ısınmakta olduğunu gördük.
Oyun doğru oynanıyordu. Rakip ceza alanına umduğumuzun üzerinde kalabalık oyuncuyla girişimiz umut vericiydi. Duran toplar ve beklediğimiz kornerler de geliyordu. Ne var ki rakip ceza alanına doldurulan, oraya ortalanan toplar sürekli rakip savunmalar tarafından kesiliyordu. Yine de sabırla bekledik. İşte dakika 25… Ceza alanında onca adamla karambolden bir türlü çıkarıp kaleye sokamadığımız top yine Gürcü defansı tarafından ceza alanı dışına atılınca orada bekleyen Mert Müldür’ün enerji, öfke ve ihtiras dolu vuruşuyla bize ilk golü getirdi. Buna ilk gol dedim, inandım ki arkası gelecekti. Arada şu notu da unutmayalım: Montella sağ kanatta oynayan Arda’yı ortaya çekip Barış Alper Yılmaz’ı oraya gönderdi… Verimli oyun devam ediyordu… Ne var ki 32’de Mikautadze ceza alanımızın önünde set oluşturan Gürcistan’ın yakaladığı fırsatı gole çeviriverdi.
İkinci yarıda sette ısrar ederken, rakip Gürcistan’ın geçişlerle yakaladığı fırsatlarda oyuncularımızın telaşla geriye koşup yorulduklarına tanık olduk. Daha da can sıkan durum, savunmada toplanmanın, yerleşmenin ve adam paylaşımının istediğimiz gibi olmamasıydı.
Yine de set oluşturarak önde basmada ısrar etti çocuklar. Bu oyun da Arda ve Hakan’ın daha da etkinlik kazandığı, korner, duran top da üreten bir anlayışı sergiliyordu. Ancak Gürcülerin geçiş ısrarı da zorluk çıkarıyordu. Bu oyun, savunmada sıkıntı yaratırken bizimkilerin de ısrarlı gol arayışına yol açtı. 65’de Arda’nın soluyla ceza alanı dışından yaptığı harika vuruş tıpkı Samsun’da Galler’e attığı gol gibi Gürcülerin de hatırını sormaya yetti.
Madem hatır sorduk, çok öfkeli ve kararlı olduklarını da söyleyelim. Hakçası, ısrarla gol aradılar. İkinci golümüzden sonra öylesine tehlikeli geçişler yaptılar ki baktık, 10 oyuncumuz da kendi yarı alanımızda rakiplerini kovalamaya çalışıyordu.
Montella, sıkıntılı oyuna müdahale etti: 79’da Arda ile Yusuf Yazıcı, Kaan’la Merih Demiral yer değiştirdi. Mert Müldür – Zeki Çelik, değişikliği, sonrasında Kerem’in, Salih’in de oyuna katılışı… Hepsi de maçı onur meselesi yaparak oynadı, mücadele etti. Hele 90+6’da üst üste kazandıkları iki kornerin aşkına kaleci Mamardashvili de gole (!) koşunca… Bizimkiler kaptıkları topla boş kaleye çılgınlar gibi koşup umulmadık bir sonuç yazdılar. Bravo Kerem… İyi yazdın skoru!
Bu kadar zor olmamalıydı / Ediz Sırapınar
Gürcistan, tarihinde ilk kez bir Avrupa Şampiyonası maçına çıktı. Elemelerde 8 maçta kalesinde 18 gol gören, Almanya’ya gelirken sadece grubunda Güney Kıbrıs’ı ve play-off’ta Lüksemburg’u yenebilen bir takımdan bahsediyoruz.
Takım savunması bu kadar kötü olan, beşli defans hattıyla rakibi bozmaktan başka oyun planı bulunmayan Gürcistan önünde hayal kırıklığına uğradığımız bir ilk yarı geçirdik.
Son 500 dakikada sadece bir gol atan, hazırlık döneminde hiç de sağlıklı bir görüntü vermeyen milli takımdan hiç olmazsa Gürcistan karşısında daha organize daha kollektif bir oyun beklerdik. Ama nerde!
İlk yarı Mert kalesinde güvenli durmasa, rakip yakaladıklarını atsa, karaları erken bağlamıştık. Montella’nın güçlü takımlara karşı uyguladığı o başarılı geçiş setleri, kendi seviyemizdeki takımlara aynı biçimde işlemiyor.
İlk yarı ne tempo yapabildik ne hücumda yaratıcı ve aktiftik. Mert’in beceri dolu golüyle öne geçtik ama bunu bile koruyamadık. İleri uçta Barış rakip savunma arasında kayboldu, iki kanat Arda ve Kenan hiç işlemedi. Üstelik iki oyuncu da savunma görevini unutunca zaten kötü olan arka tarafımız ciddi açıklar verdi.
İkinci yarının ilk 20 dakikasında da değişen bir şey yoktu. Topun arkasına geçen Gürcistan, durarak oynayan Milllilerimizi adeta uyutarak zamanı eritiyordu. Maç tam krize girmek üzereydi ki, sahneyi Dünya yıldızımız Arda aldı. Öyle klas bir gol attı ki şapkadan tavşan çıkardı. Türkiye’yi belki de kaostan kurtardı.
Montella skor avantajını eline geçirdikten sonra Arda ve Kaan’ı kenara aldı, Merih ve Yusuf’u sahaya sürdü. Merih ile ilk dakikadan beri alarm veren savunma bloğunu üçledi. Birkaç dakika geçmeden yorulan Mert Müldür ile Zeki’yi Kenan ile de Kerem Aktürkoğlu’nu değiştirdi.
Maçın uzatma anları korku filmi gibiydi. Gürcistan’ın direkten dönen topları, yürekleri ağızlara getiren karambollerden sonra son saniye Kerem ile belki de 2. turun kapısını aralayıverdik.
Sonuçta kolay gibi gözüken grubun ilk maçında ciddi sıkıntılar yaşasak da kazanmayı bildik. Ama bu kadar zor olmamalıydı. Zor diyorum, skor olarak değil, futbol olarak rahat edebildik mi?
Montella yönetiminde en iyi maçlarımız, favori olmadığımız, topu rakibe bıraktığımız müsabakalar… Umarız Portekiz maçı da böyle olur.