Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Konferans Salonu’nda “Diyalekt” İngilizce Dijital Eğitim Platformu’nun Tanıtım Programı’na katıldı.
Tanıtım programda konuşan Bakan Özer, dijitalleşmenin eğitim sistemlerinde kullanılan en önemli enstrümanlardan biri olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Artık dünyamız doğal afetlerin, salgınların çok yaygınlaştığı bir dönem yaşıyor ve o dönemde de eğitim sisteminin bir bütün olarak normalleşmesi o süreçlerde devam edilmesi oldukça kritik öneme sahip. Bunu hem Kovid salgınında gördük hem de 6 Şubat’ta daha önce hiç yaşamadığımız büyük ölçekli deprem yaşadık. Bölgede eğitimi normalleştirmek için çok hızlı davranmamızın bugün neticelerini görüyoruz. Eğer eğitimi olağanüstü bölgelerde normalleştiremiyorsanız o bölgeleri normalleştirebilmeniz mümkün değildir çünkü Türkiye’de eğitim sistemi, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son yirmi yılda yapılan yatırımlarla devasa bir sisteme dönüştü. 19 milyon öğrencisi 1.2 milyon öğretmeniyle 150’ye yakın ülkenin nüfusundan çok daha fazla bir eğitim sistemine sahibiz. Artık Türkiye’de erişim problemi çözüldü, okul öncesinden yüksük öğretime kadar özellikle kız çocuklarımızın okullaşmasının önündeki tüm engeller kaldırıldı. Eğitim işleri çok daha demokratik hâle geldi. İşte daha önce yaşamış olduğumuz Kovid-19 salgınında kullandığımız enstrüman, başlangıçta EBA idi. Önceki Bakanlarımızdan Nimet Çubukçu döneminde başlayan özellikle Nabi Avcı Bakanımız zamanında çok büyük destekleriyle güçlendirilmiş hâle gelen o EBA sistemi başlangıçta eğitimin sürdürülebilirliğinde çok önemli katkı sağladı. Şimdi biz de bu dönemde eğitim sistemizi çok daha güçlü hâle getirebilmek için eksikliği hissedilen tüm alanlarda dijital platformlara ulaşılmasında büyük önem gösterdik.”
Öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerinde Öğretmen Bilişim Ağı’nın önemine değinen Bakan Özer, “Bu sayede 2021 yılında öğretmen başına düşen eğitim 44 saat iken 2022 yılında 250 saate ulaştı çünkü biz öğretmenimizi sürekli destekleyemezsek, onun mesleki gelişimlerinde sürekli yanında olamazsak eğitimin kalitesinden bahsedemeyiz. Öğretmeni kadardır eğitim sistemi, okul yöneticisi kadardır okulun performansı. Onun için öğretmenlerimizi yalnız bırakmama, bu süreçlerde destekleme bağlamında ÖBA’yı iyi ki yapmışız. Bugün geriye baktığımız zaman Millî Eğitim Bakanlığına kazandırmış olduğumuz en önemli dijital platformlardan biri oldu. Bir sonraki adımımızda hem öğrencinin hem de öğretmenin kullanacağı bir dijital platform oluşturduk. Bu da Öğrenci ve Öğretmen Destek Sistemi (ÖDS). Öğrencilerimizin artık bireysel eksikliklerini giderebilmeyle ilgili bir mekanizma oluşturduk.” dedi.
Bakanlık ülkede yardımcı kaynak sorununu giderdiklerini hatırlatan Bakan Özer, “Bu sene eğitim öğretim başladığı zaman öğrencilerimizin masasında sadece ders ücretsiz kitapları bulunmadı. 160 milyon yardımcı kaynağı öğrencilerimize ulaştırabildik. Geçen hafta da 30 milyon ilave yardımcı kaynağı, LGS ve YKS destek mekanizması olarak devreye soktuk. Sonra dedik ki ya her öğrenciye aynı yardımcı kaynağı gönderiyoruz ama her öğrencinin eksiklikleri farklı. İşte onları desteklemek için ÖDS sistemini devreye soktuk ve şu anda öğrencilerimiz çok yaygın bir şekilde bu sistemi kullanıyor. İyi ki yapmışız, emek veren tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Üç dilde seferberlik ilan ettiklerini vurgulayan Özer, “Bir: Türkçe çünkü Türkçeyi bilmediğiniz zaman başka bir dili öğrenmeniz mümkün değil. İkincisi İngilizce, yabancı dil. Üçüncüsü matematik çünkü biz matematiğe bir ders olarak değil bir dil olarak bakıyoruz. Öğrencilerimizin hayatla rasyonel ilişki kurabilmesi için aracı olan bir dil.” diyerek matematiğin toplumun tüm kesimleri tarafından bilinmesi gereken bir dil olduğunu ifade etti.
Özer şöyle devam etti: “Onun için matematiği çok daha rahat bir şekilde öğrencilerimize öğretebilmek, onların matematik korkusuyla sanki öğrenilemezmiş gibi, sadece belli kesim öğrencilerin öğrenebileceği bir enstrüman olmaktan çıkartmak için Matematik Seferberliği ilan ettik ve bunlarla ilgili de dijital platform çalışmalarını başlamıştık. Matematik seferberliği ile ilgili matematik dijital platformu, onunla ilgili tüm dokümanları daha önceden kamuoyuna açıkladık.”
Bugün de İngilizce Dijital Eğitim Platformu’nun tanıtımını yaptıklarını vurgulayan Özer, “Sadece eğitim çağ nüfusunun değil, e-devlete kayıtlı tüm vatandaşlarımızın kullanabileceği ve çok rahat bir şekilde İngilizceyi öğrenebileceği bir platform ortaya koyduk. İyi ki bunu yapmışız. Bakın göreceksiniz Türkiye’deki yabancı dil ile ilgili iklim değişecek ve Türkiye’de şu anda mevcut İngilizce dijital platformların en iyisidir.” diyerek bu projede emeği geçen herkese teşekkür etti.
Öğretmenlerin bu ülkenin en fedakâr insanları olduğunu ifade eden Özer, Kovid-19 salgınında olduğu gibi 6 Şubat’taki deprem felaketinde de kendi canlarını hiçe sayarak göstermiş oldukları fedakârlıktan dolayı kendilerine teşekkür etti.
Bölgedeki ziyaretleri sırasında yaşananlara değinen Özer, “Benden tek istedikleri şey, ‘Ne olur bizi tekrar kendi illerimize göndermeyin, burada kalmak istiyoruz.’ sözleriydi. Diğerinin derdiyle dertlenen, vatandaşını önemseyen, o açken kendisi tok yatmaya razı olmayan, işte değerler eğitimi dedikleri şeyin tecessüsüm ettiği fedakâr öğretmenlerimize, siz değerli öğretmenlerimize en içten şükranlarımı sunuyorum.” ifadesini kullandı.
Diyalekt’in yabancı dil ile ilgili sorunları uzun vadede çözmek için bir platform olarak hizmet vermeye devam edeceğini dile getiren Bakan Özer, Türkçe ile ilgili de dijital platformun hazırlıklarının bittiğini ve gelecek hafta itibariyle açılacağını kaydetti. Özer, “Dolayısıyla Türkçe, Matematik ve İngilizceyle ilgili süreci nihayetlendirmiş olacağız.” dedi.
Yeni bir hazırlığa başladıklarını bildiren Özer, şöyle devam etti: “Yaklaşık 1,4 milyon öğrencimiz İmam Hatip Liselerinde eğitim görüyor. Orada Arapça öğrenimi ile ilgili sıkıntılar var. İngilizcedeki o sadece okuduğunu anlama becerisi, Arapça için de geçerli. Dinleme, dinlediğini anlama, yazma ve konuşma, yani o dört beceri ilgili orada da sıkıntılar var. O süreci de desteklemek için Arapça dijital platformunu da inşallah bugün itibarıyla başlatıyoruz.” diye konuştu.
Bizim derdimiz vatandaşımıza, öğrencimize, öğretmenimize hiçbir karşılık beklemeden hizmet etmek
Son bir dijital platformun kaldığını belirten Bakan Özer, bu konuda şunları söyledi: “O da, halk eğitimi merkezlerimizin sunmuş olduğu, 2021 yıllarında yılda üç dört milyon vatandaşımızın yararlanmış olduğu ama 2022 yılında koyduğumuz hedef olan ayda 1 milyon vatandaşa ulaşmak… Özellikle kadınlarımızın -yüzde 60/70’ini kadınlarımız oluşturuyor- yaşam becerilerini güçlendirme, istihdam edilebilirliklerini güçlendirme, ayaklar üzerinde durabilme becerilerini güçlendirmede kritik olan bu kursların, aylık kullanıcı hizmet alma sayısını 1 milyon vatandaşa çıkarmıştık. Yılın sonunda bu hedefimizi aştığımız gibi -Allah’a şükür- şu ana kadar koymuş olduğumuz tüm hedeflere ulaştık çünkü bizim derdimiz vatandaşımıza, öğrencimize, öğretmenimize hiçbir karşılık beklemeden hizmet etmek. Bu ülkeyi eğitimde çok daha güçlü hâle getirmek. Cumhurbaşkanımızın bize emanet etmiş olduğu bu emaneti, çok daha güçlü bir hale getirip yeni arkadaşlarımıza devredebilmek. Bu amaçla çıktığımız yolda Allah bizi hiç utandırmadı. Koymuş olduğumuz hedefleri çok daha iyi notalara getirdik. 2022 yılında 13 buçuk milyon vatandaşa erişimle kapandık. Onlar da aile okulu özellikle, ailemizin dirençliliğini sağlamlaştırmak için aile okulu projesi çok önemli bir yer oluşturdu. Şimdi amacımız; hem halk eğitimi kurslarının içeriklerini yenilemek hem de Halk Eğitim Merkezleri Bilişim Ağı’nın kısaltması olan HEMBA ismiyle yeni bir dijital platformu vatandaşımızın hizmetine sunmak. Burada da süreç bitti, İnşallah önümüzdeki hafta ya da sonraki hafta içerisinde vatandaşımızın hizmetine açacağız. Böylece herhangi bir kursa gelmeden uzaktan eğitim yoluyla, vatandaşlarımız istedikleri kursları alarak sertifikasyonunu gerçekleştirecekler. Sadece Türkiye’de değil, kıta Avrupa’sında ya da dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız, istemesi durumunda uzaktan eğitimle platforma girerek rahat bir şekilde istediği becerileri kazanabilecek.”
Bu kapsamda özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlara yabancı dil desteği verileceğini anlatan Bakan Özer, oradaki hayatı kolaylaştıran, hayata girmelerinin anahtarı olan yabancı dil öğretimiyle ilgili ücretsiz olarak destek sağlanacağını açıkladı.
Özer konuşmasını, “Son iki yıl içinde eğitim sistemimizin çok daha verimli hâle getirmek, kalitesini artırmakla ilgili çok sayıda dijital platformu hizmete aldık ve almaya da inşallah devam edeceğiz. Diyalekt platformunun ülkemizin yabancı dil öğrenmeyle ilgili sorununa kökten çözüm olmasını temenni ediyorum. Emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bu içeriklerin oluşturulmasında iki farklı kurumumuz da destek verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığımız destek verdi, en önemli paydaşlarımızdan bir tanesi. Başlamış olduğumuz, yapmış olduğumuz tüm adımları hızlı bir şekilde birlikte yerine getirdik. TRT Genel Müdürlüğü ile de işbirliğimiz var. Bu platformda da çok önemli katkıları oldu.” sözleriyle tamamladı.
Deprem bölgesinde okulların açılış tarihinin öne çekilmesi gibi bir durum söz konusu değil
Program sonrasında basın mensuplarının “Deprem bölgesindeki okulların 2023-2024 eğitim öğretim yılına daha erken başlaması söz konusu mu?” sorusunu yanıtlayan Özer, şunları söyledi:
“Deprem bölgesinde Millî Eğitim Bakanlığı ilk günden itibaren ‘eğitimi normalleştirmenin hayatı normalleştirmeye çok önemli katkı sağlayacağı’ bilinciyle ‘her yerde ve her şartta eğitim’ mottosuyla süreçleri yönetti. Başlangıç günlerinde çadırlarda, konteynerlerde, bulunduğumuz her ortamda yani öğrenciyle öğretmenin buluştuğu tüm mekânlarda bu süreci yakinen takip ettik ve sonrasında da sağlam olan binalarda, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın sağlam raporu vermiş olduğu binalarda eğitim yapmak koşuluyla bölgedeki tüm illerimizde normalleşme süreçlerini hızlı bir şekilde devreye soktuk ve bugün itibarıyla artık deprem bölgesindeki on ilde eğitim verilmeyen hiçbir ilçe kalmadı.”
Bu süreçte emek veren tüm Bakanlık çalışanlarına teşekkür eden Özer, afet bölgesinde önceliğin çocukların travmayı atlatmasına katkı sağlamak olduğunu belirtti. Çocukların bu olağanüstü koşullardan en fazla etkilenenler olduğuna dikkati çeken Bakan Özer, depremden etkilenen öğrencilerin devam zorunluluğunu kaldırdıklarını, LGS ve YKS’ye girecek çocukların stres yaşamaması için ikinci dönem konularının kapsam dışına çıkarıldığını, tüm normalleştirme çalışmalarının yapıldığını söyledi. Bakanlığın tüm imkânlarıyla afet bölgesinde olduğunu belirten Özer, öğrencilerin öğretim materyalleri ve yardımcı kaynaklarının yeniden basıldığını ve kırtasiye malzemelerinin temin edildiğini dile getirdi.
16 Haziran’da eğitim öğretim tamamlandığı zaman öğrenme kayıplarıyla ilgili ilave bir mekanizma üretmek gerektiğini belirten Özer, şunları söyledi:
“On ildeki öğrencilerimize yönelik olarak burada da geçen sene nasıl ki yaz okulları düzenleyip bilim, sanat, matematik ve yabancı dille ilgili öğrencilerimizi desteklemiştik… Bu defa hem bunları devam ettirirken diğer taraftan bu öğrencilerimizin öğrenme kayıplarına yönelik olarak da hazırlıklarımızı tamamladık. 1 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında bu öğrencilerimiz, tabii gönüllülük esasına dayalı olarak eğitimle, öğrenme kayıplarıyla ilgili hizmet alabilecekler. Bir sonraki eğitim öğretim yılı başladığı zaman normal eğitim öğretim devam ederken yine akşamları dersten sonra veya hafta sonları yine aynı telafi programının ikinci fazı devreye girecek. Yani bir ay daha telafi programı yapacağız. Aynı şeyi o gecikme yaşayan öğrencilerimiz için de şu anda cari olarak zaten destekleme yetiştirme kurslarında yapıyoruz.”
Deprem bölgesinde okulların açılış tarihinin öne çekilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirten Özer, akademik takvimin zamanında tamamlanacağını da sözlerine ekledi. İki aylık dönemde öğrenme kayıplarıyla ilgili telafi programları başarılı bir şekilde tamamlandığında sıkıntı yaşanmayacağını dile getirdi. Özer, “Bakanlık, o çocuklarımızın eksikliklerini gidermek için her türlü imkânı kullanacak. Burada önemli olan çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde psikolojik sağlamlıklarıyla ayakta durabilmeleri, birinci önceliğimiz, bu. Öğrenme kayıpları çok rahat bir şekilde telafi edilecektir.” dedi.